Perşembe, Aralık 21, 2006

Ağla Değirmencik.

Cehennemi güneş gene tepende
Halini görmüyor sanki esmiyor yel de
O derin vadide
Yanlız mı kaldın sen de?

Gökyüzünden düşmüyor yağmur
Un susuz teknede olur mu hamur
Sana gene kızmış güneş
Seni kavurur da kavurur
Değirmencik inan ki yağmur bulutları gavur.

Benim damarlarımda kan
Senin arklarında sular
Kurudu da kurudular
Allah birgün o suyu da salar

Ağla değirmencik ağla
Çünkü esmiyor yel oynamıyor yaprak
Kara bulutlar öbek öbek değil
Sana getirmiyorlar suyu
sana suyunu bana yarimi göndermiyorlar

senin gibiyim bilirim halini
sana suyunu bana yarimi vermiyorlar

ağla değirmencik ağla
sana suyunu bana yarimi salmıyorlar

15.09.1966 (Babam)


Bu şiir ve diğerlerinin bulunduğu üç, beyaz çizgili yapraklı, ilkokul defterini, özlemle okudum yine geçen hafta. 40 yıl önce bir eylül gecesinde, uzak, ıssız bir köy ilkokulunun öğretmeni, müdürü, herşeyi iken, çok düzgün bir el yazısıyla yazılmış bu kelimeler. Yaklaşık 160 civarında birtakım konularda kaleme alınmış şiir var. Bir kaç sayfa sürenler veya sadece dört satırda bitenler gibi. Bu kadar yıl saklı kaldıysa, bundan sonraya da kalmalı. Zaman çok hızlı geçiyor ve biz, bugünün garip insanları, hiçbirşey düşünüp, herşeyi yapmamaya meyilliyken, çoğu şeyin değerini bilememeye alıştık ne de olsa, güzel, doğru birşeye rastlasak bile. İçten, abartısız duygularla, çekincesiz yazılmış bu şiirleri, bir kitapta toplamayı düşündüm. Sevgili babacığım, sağken böyle birşey düşünmedin muhtemelen, ancak, bugün bunu hissedip, mutlu olacağını ve daha huzurla uyuyacağını diliyorum gittiğin o yerde. Ben, bulutların ardından gülümsemeni bekliyor olacağım. Seni en son, göremedim biliyorsun...

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home